boş sayfa
 
Yoksun Üzerime devirip dağ gibi hüzünleri böyle çekip gitmek var mıydı? var mıydı böyle bitirmek? hani söz vermiştik birbirimize kaç zaman geçti aradan sen yoksun sana sığındığım geceler alevleri gökyüzünde bir kumsal ateşiydi günahları yaktığımız. ve kan rengi şarapla yıkanmış bir hasret şimdi göğsümüze taktığımız. bilirim dönmeyeceksin artık uzun zaman oldu belki çoktan unuttun. adın kaldı soğuk duvarlarında odamın sigara paketlerinde şiirlerin resimlerin bana gülen cüzdanımda saç telin bir veda o geceden aklımda kalan kekremsi bir tat bir med cezir yüreğimde ben vurgun yemiş bir yaralı gemiler bana taşır bütün aşk yorgunlarını sen yoksun.... hayatımın ilkbaharında tanısaydım seni yasak umutlara ve acılara inat buruk bir şarap tadında olsaydı sevdamız yıllandıkça güzelleşen ve sen şiirler okusaydın geceleri saçlarımı okşarken ellerimi tutsaydın ansızın yüreğim eriseydi gözlerinde yansaydım ateşinden sen ağlasaydın mutluluktan ben ölseydim yalnızca beni sevdiğini bilseydim. seviyorum deseydin bir kere söyleseydin yanmazdım yanmazdım böyle çekip gitmeseydin.... bir veda o geceden aklımda kalan bir günah belki yasak yanımda olsan şimdi hiç konuşmasak ağlasak bin kere pişman olsak sonra yine bozsak yeminleri sarılsak sımsıkı öylece kalsak... gittin.. kim bilir kaç deli sevda sığdırdın yüreğine ışığa üşüşen pervaneler gibi sardılar seni körkütük aşkların ortasına düştün yalanların pençesine belki bir gün bir gece dar bir vakitte belki hiç beklemezken seni gelirsin diye ben hala buradayım sen yoksun lanet olsun. SEN YOKSAN BENİM NE ANLAMIM VAR BE YARİM ELVEDA... ********************************************************************************************************************* Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın Öylesine yıktınki bütün inançlarımı Beni sensiz bıraktın, beni bensiz bıraktın ********************************************************************************************************************* Gitmek Terk edilmiş bir akşamüzeriyim şimdi Gözlerim ağlayan mutsuz çocuk Bitkin yüreğim Umuda sarılmış yasaklanmış düşlerim Bahar gelmiş Gelmesin! Kırık bir kuş kanadında Yarım kalmış bir sevdayım Sessizliği haykırır nefesim Kahrolası nefesini özledim Gülerdin Gülerdi elimde açılan gül Susardın Beklerdi sesini şarkım Giderdin Kalırdı çaresiz yollar Düşsem diyorum karanlıkta, gecede Üstüm başım çamur Ellerim kir pas içinde Yağmur yağıyormuş yağsın Daha Daha çok yağsın Yağmur ne yazar okyanusa Sensizlik ummanında kalmışım Gecedir yüreğin her atışı Hicran olur vuslatın hasreti Yaşamaktır ölmek gözlerinde İklimdir bu Hüzündür Sırdır... Kokuşmuş bir kuş cesedi kalır şimdi elimde Gözbebekleri oyulmuş... Bir yokluk kalır düşüme yoldaş Çok çok bir umutsuzluk Sessiz bir ıslık yalar bedenimi Altı üstü nedir ki Bir ömür Bir ölüm... Çekili perdesi, tülü sevmenin Çenesi bağlanmış yaşama sevincinin Korsan bir kitap kadar ahlaksız şimdi Çiçeğe durmuş körpe tomurcuk Bileklerinden bağlı intihar ranzasına... Yalan dediğimiz kaç kelime Neler açar başına Nelere mal olur Hınç ondan çıkar Sefalet ondan Rezalet ondan Sevmenin adı yalan şimdi Şimdi sevgili çıngıraklı yılan... Sığ limanda çürümeye durmuş bir vapur Kaptanı gitmiş Yolcusu yitmiş Umut kalır enkazlar altında Yıkık, harabe, perişan Günde sevda alev alev Gecede ihanet kokar Ne virane yürek para eder Ne sevilere susayan can Kan düşer günce yaprağına Sokaklarda siren sesi Alnımın içinde senin sesin Ellerim yanar Duman avuçlarımda Bakışında binlerce ciltlik ihanet Bakışımda milyonlarca isyan... Unutulmuş bir köşede ıslak bir mendil İzmarit dolu bir tabla Duman altı odalarda Tükenmiş bir kadın... Kadın şiir yazar karalar Şiir yazar yırtar Kadın yazdıkça ağlar Ağladıkça yazar... Aşkın gözyaşları değil bunlar Nefretin zirvesinde bir sevgi Sevda sınırında öfke Dahiliğin uçlarında bir deli Delirecek bir dahi gibi Sonlara yaklaşır adım adım Son geldikçe uzaklaşır... Pus, ter, kan Paslanmış kalbin damarları Soluk soluğa Çığlık çığlığa geceler Çobanyıldızı da küskün Saçma sapan papatya falları da... Neyimi aldı benden seni sevmek Kangren yüreğine ne kazandırdı sevişim Ve ne verdi bana Tek avuntum hayalimdeki gülümseyişin Gidişin umuduma saplanan hançer Boş verdim artık sana da umutlara da... Duyurmadan suskunluğu kimseye İnat etmeden sevmeye Çekip gitmek sensizliğin ortasına Çizgilere dokunmadan Senin gidişin gibi bensizliğe... Gitmek şimdi körpe tomurcuğun bileklerinde ! ! ! ************************************************************************************************************************ Aşklar Üşürken Gelirdi...ve bende üşüyordum Menekşe .... Vakit ilerledikçe kent ışıkları da sesleri gibi kaybolmaya başlamıştı.Şehir kaplumbağa gibi korkulardan kaçmak için sığınmıştı kabuğuna..Hava çok soğuktu.Çatı katımdan görünen pencerelerin arkası buğulanmıştı.Camların kenarları buz tutmuştu. Ellerim çok üşüyordu elimde eldivenlerim vardı ve yazmaya çalışıyordum. Ayağımdaki kalın babadan kalma postallar bile ayaklarımın morarmasını engelleyemiyordu. Soğuğu düşünmemeye çalışarak daktiloya vuruyordum parmaklarımı. Daktilom yatağımın üzerindeydi ben yerde oturup yazıyordum.Yazmalıydım. Zaman zaman tek odası ve bir küçük küvetli banyosu olan çatı katımın bir yerine gözüm takılır ve ne kadar zaman bilmem sanki orayı hiç görmemiş gibi bakar bakardım. Giysi dolabım -gerçi ona dolap bile denmezdi ya-kumaştandı. Çoğu zaman kapamazdım fermuarını da. Dağınıklığını saklayacak kıyafetim olmazdı ki hiç.Varım yoğum bu tek odalı kat, daktilom, yatağım ve biraz ıvır zıvırdı. Yazardım, parmaklarım acırdı daktilonun tuşlarına vururken.Tuşlar sertti ve ben vururken sanki acı çekermiş gibi kesik kesik inlerlerdi. Yanlış vuramazdım onlara. Herşeyimdi yazılarım beni kurtaracaktı onlar. Belki ilerde bir yazar olurum diye gündüz bir bulaşıkçıda çalışır, gece yazardım. Ve bir kadın severdim üşürken. Her sabah aynı duraktan aynı otobüse binerdik.Hiç yüzüme bakmazdı.Her sabah aynı saatte aynı yerden binerdik otobüse ama hiç bakmazdı. Başı önde belki işi -belki baka birşeyi işte- düşünür gibi gözükürdü. Hiç konuşamazdım. Ellerim ceplerimde bakardım sessizce başını kaldıracak mı diye.. O hiç bakmazdı. Bulaşıkçıya varır varmaz yıkamaya başlardım akşamdan kalmış bulaşıkları. Üşürdü ellerim. Yazdıkça umudum tükenirdi. Yazdıkça düşüncelerim benim içimden çıkmak için savaşır olurdu .Git derdi bir yanım. Gece ışıkları yanmayan şehre git. Yemek servisine de başlamıştım. Sabah bulaşık yıkardım, öğlenleri genelde yemek ısmarlayan çok olurdu, kıramazdı onları ustam gönderirdi beni servise. Acaba hiç tanınmazmıydım diye düşünürdüm Ozan Yıldız''a rastlamasaydım diye düşünüyorum bu sıralar. Keşke diyorum o ölmeden ona duyduğum saygıyı sevgiyi biraz daha anlatabilseydim, Beni bulaşıkçıyken tanıyıp bu yazarlık günlerime getiren o, yıllar öncesine kadar bana babalık eden adama.. Ve bir pişmanlığım, bir keşkem daha var. Duraktaki kızı keşke bir daha görebilseydim. O kendini öldürmeden önce keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim. Belki de aşklar ben üşürken gelirdi... ************************************************************************************************************************ Semadaki tüm yıldızlar sönünce, Gözlerinde gecenin yalnızlığını hissedince, Unutma ki seni düşünen bir var bu şehirde.... ******************************************************************************************************************** zaman herşeyin ilacı dır..ben denedim ve haklı cıktılar..gidenler dönse bile inan artık o senın tanıdığın sevdiğin sevgili olmuyor..sende o kadar saf olmuyorsun...etrafına bak ondan daha çok aşka inana birilerini kacırma.... ************************************************************************************************************************* benim anlamadığım şu var, tamam eğer hayatında biri varsa ve ilişkin varsa onsuz yapamamanı belirtmen güzel sonuçta karşılıklı bir paylaşım var ama eğer o insan seni hayatından çıkarmışsa acı çekmenin anlamı ne be arkadaşım, seni istemeyeni sende istememelisin, o nasıl bu dünyada tekse senin de bi benzerin yok o yüzden bu karamsarlıktan kurtulmanı şiddetle tavsiye ederken baharın tadına varmanı öneriyorum, itirazı olan? efenim aferim olmasın zaten ********************************************************************************************************************** sensiz hep bir buruk biraz.. ıslak gülüşler ondan.. sensiz bir yaz kapıda..tülüm çekili.. vızvızzz.. sen yoksan hiç bi canlı giremez içeri.. yaşarım ama böle somurtkan öflei nedensizce.. anlamsız cümlelr kurup..azarlar işitirim dostlardan.. sensiz yaşarım tabi ama hep bi ahla.. ******************************************************************************************************************** Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin. Ne terk etmeyi istedim seni, Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi. Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli... Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana Ama inandıramadım seni. Sen, sorgularken beni kafanda Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla. Bir tek sözün bağlardı beni sana, Oysa sen hep susmanın koynunda. Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku, Teslim alır bedenleri de. Sütten çıkmış ak kaşık değildim Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza. O dünya ki bazen minicik bir odada Bazen kentin ortasında şekillendi. Nasıl da güzeldi... Zaten varsın diye her şey güzeldi ama Sen buna inanmadın. Ah bu sorular... Yaşamak varken sevdayı delice, Niye boğarız sorularla? Nasıl ikna edebilirdim seni? Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin. Ben, seninleyim dedikçe Sen, hayır dedin. Zaten az konuşan sen Olumsuz ne kadar sözcük varsa Bulup çıkardın ortaya. Bense hiç bir şey diyemedim. Ne kadar zarar vermişim sana meğer. Nasıl değiştirmişim seni. Oysa hiç böyle düşünmemiştim. Kimseye zarar vermek istemem ben. Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte. Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi. Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı. Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz. Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık. Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı. Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan. Biliyor musun birtanem Gidişim yürekten değil, zorunluluktan. Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım. Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri yalancı yüzlerde ararım. Seni de götürürüm yüreğimde. Her zaman yokluğunu taşırım. Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim. Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını. Ne yazık ki, kalamadın bana. Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde. Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın. ******************************************************************************************************************** ÇIĞLIKLARIMIZIN YANKISI AKSETTİĞİNDE GÖKLERE GÖZLERİN BİRDEN ONA BENZER.O SEN OLMUŞTUR ARTIK.KOŞARSIN BAKARSIN O YOKTUR ****************************************************************************************************************** Kolay mı öyle kaçıp gitmek? Yok canım benim tanığım kişi sen olamazsın....Ben ağlarken bana moral veren bana destek çıkan kişi sen olamazsın....Bende yaşadım o acıyı ve sen bana...ooff neyse sen en iyisi git kaç burdan tamam mı? ************************************************************************************************************* Acıtmadım ya Seni ...? Acıtmadım ya Seni Gecenin sıcağı emip, serin serin üflediği bir saatte;gözlerimi dikmişim gökyüzüne yine seni düşünüyorum..Düşünüyorum o halde varsın..Hep olduğun yerde, içimin en sakınılanındasın..." Kıpırtısız... Dingin... Yeşil gözlerinle gülümserken... Kıpırdama sakın...( Hafızama aldım bile) . . "Saklıyorum seni bi yerlere, bekle biraz..Tam, acılarına merhem olduğumu söylerken çektiğim fotoğrafının yanına koyuyorum.. Gözlerinin yeşili… İki farklı tonu nasıl da güzel..Biri güneş vurmuş gibi parıltılı taze bir fidan ve diğeri puslanmış bir akşam üzerinde olgun bir koca çınar..." Yaslandığım... Dinlendiğim... Kendime dillendiğim... Yapraklarını dökme sakın...(Dilekler bağladım bile dallarına) . . "Bize dair...Umut yüklü, henüz yitmemiş….Defter aralarında sakladığım kurumuş gül gibi saklıyorum seni içimin sayfalarında..Kimseler bilmesin demiştin, sakınıyorum..En büyük hazinem oluyorsun çocuk aklıma..Hırsızlardan sakınmak için kilitli tutuyorum dudaklarımı.. Sana susuyorum.. Lal olup bize “sus” uyorum..Bir gülüşünle su veriyorsun gönlüme..." Bulut olup... Çisil çisil elerine yağıyorum... Sonra şımarık küçük sevgilin oluyorum... Sımsıkı sarıl, bırakma sakın...( Kokunu çektim bile içime) . . "Narkoz almış gibi uykuya hazırım şimdi,sen kokulu rüyalara…Yarı baygın, yarı ölü halimdir sana en yakın olduğum zaman..Elimi uzatsam değecek kadar, gözlerimi yummam yeter..İşte buradasın..Kolların bana açılmış..Uçurtmamsın sevdaya doğru ayaklarımı yerden kesen..." Savruluyorum... Rüzgar kirpiklerimle sevişiyor... İçim çekiliyor... Takılıp gerçeklere, durma sakın...(Ben çoktan düştüm bile içine) . . "Zamansız oldu, biliyorum..Hatta biraz da geç..Akıl edemedim, düşüşleri..Ben alışkınım uçurum kenarlarına, rüyalarımda çok atladım boşluğa, süzülüp parmak uçlarımda konuverdim sevdaya..." Ben gerçeğe hiç böyle çakılmadım... Bilemedim... Uyandım... Mahmurum ve hala aşık...( Acıtmadım ya seni……)! ************************************************************************************************************************* Kuşkonmaz dallarına astım kendimi Sedir ağaçlarına gül yapraklarına Başımı taşlara vurdum Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı Tanrısal duygular içindeydim Bütün Tanrısızlığımdan uzakta Bir kemiklerinin sertliğini aldım Bir teninin aklığını Sonra sıcaklığını dudaklarının Gel bak SANA BİR TANRI GETİRDİM Gel bak BİR TANRI YARATTIM SENDEN ( yoksun göremiyorum seni ******************************************************************************************************************** Sen kokulu rüyalar ******************************************************************************************************************* işte ben,hep ben,yine ben celdum.. acıtma sevdanı sevdalı yuregını soldurma düşlerini kaptırma umutlarını ******************************************************************************************************************* EĞER DUA İÇİN TEMİZ BİR NEFESİN YOKSA; TEMİZ GÖNÜLLÜ DOSTLARINDAN DUA DİLE" ******************************************************************************************************************** Aç Kapıyı... Aç Kapıyı Yalnızlık Aç kapıyı yalnızlık, ben geldim Hayır, ağlamadım, gözlerim yaşlı değil. Cephedeydim, kurtaramadım yenilmekliği. Gece yarısı, uyumuştur sokaklar çoktan Bir sen varsın işte, bir de benim hayaletim... Bakma öyle, al elimden valizlerimi Bir şey yok içlerinde; balık kokusu sinmiş üç beş kazak, Kırık bir ayna, bir kaç tel siyah saç... Soğuk burası, yağmur kokuyor Geceleri uyku tutmaz insanı burda Bak, yıldızları görmem lazım benim dolunayda; çıldırırım Yıkarım üstüne bu mahzeni, kaçamazsın... Morarmış, çatlamış ellerim soğuktan görmüyor musun? Varsa sıcak bir çorba getir bana, tuzlu Yoksa uğraşma, aç değilim. Saat yok duvarlarda, o kadar yalın yaşamak Günışığı da yok, karanlık ruhun gibi yakın sana... Yalnızlık kapat kapıyı! Şuraya, şu soğuk taşların üzerine bir yatak ser bana. Uyumak istiyorum, Unutmak istiyorum, Unutulmak istiyorum... ****************************************************************************************************************************************** yalnızlık,uyumak ve unutmak,sabaha dek içip sarrhoş olup uyanmamak ve unutmak bazen bende isterim ************************************************************************************************************************ Aç kapıyı yalnızlık... Yalnızlık öyle bir açtı ki kapıyı bana sonuna dek... Kapıdan içeri girdim ve kapı kapandı... İçine aldı beni ve bırakmıyor... Öyle sıkı tutmuş ki beni kurtulamıyorum elinden... Belki de yardıma ihtiyacım var bilmiyorum... Beni bu yalnızlığın içinden alıp kurtaracak biri... Ne zaman gelir bilmiyorum... Bilinmezliklerime bir yenisini daha ekliyorum... İnsan doğum gününde bu kadar karamsar olur mu deme sakın... Bu kişi bensem her şey olabilir hayatta... Allah''a emanet ol.... ************************************************************************************************************************* yalnızlığım yenilmiş yutulmuş sözler gibi duruyor şimdi benim yalnızlığım... cephelerin karası ve koşturması içinde yitik bir "şeyler"im sanki o şeylerimi bilememekteyim öylesine bir yağmur ardı''yım... artlarında karanlık, ağır kapıların bir duruş duruyorum kendi yalnızlığımdan ibaret kendimle... ***********************************************************************************************************************
 
 
 
  
 

       

  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  istiyorum  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol